Filtreler ve yüz haritalama teknolojisinin egemen olduğu çağımızda, güzellik dijital dokunuşlarla kutlanıyor ve yeniden şekillendiriliyor. Geleneksel güzellik tanımları, yerini, yapay zekanın oluşturduğu yeni ideallere bırakıyor. Fakat aklımızda başka bir soru beliriyor: Teknolojiyle şekillenen bu görüntülerin ne kadarı gerçek, ne kadarı yanılsama?
Yapay zeka, yalnızca imajları değil, güzellik algımızı da kökten değiştiriyor. Bu dönüşümle birlikte güzellik, artık daha dinamik, etkileşimli ve sınır tanımaz hale geliyor. Pikseller artık, kusurları saklamak için değil; kusur tanımının sürekli evrildiği ve bireyselliğin yeniden yorumlandığı bir dünyayı keşfetmemiz için var.
Peki ya, güzellik bu yeni dijital dünyada nedir, nasıl tanımlanır? Belki de mesele, gerçekle dijital arasında bir tercih yapmakla ilgili değil; her iki dünyayı dengelemek ve uyumu bulmakla ilgilidir.